29 Eylül 2009 Salı

gerçek gibi hayaller

eylül ayının dişe dokunur üç filmi: "hayatın tuzu", "11'e 10 kala" ve "ricky" idi.

murat düzgünoğlu'nun ilk filmi "hayatın tozu"un, karikatürist ender özkahraman'ın ünlü "orası hikayeleri"nden uyarlandığını hiç bilmeseniz de [ve üstelik özkahraman'ın sıkı takipçisi olmadan da,] filmdeki karakterlerden, durumlardan, sözlerden ve genel atmosferden "hayatın tuzu"nun özkahraman'ın kendine has mizahından beslendiğini fark etmemeniz mümkün değil. belki de filmin en büyük artısı da bu.


"11'e 10 kala", başrollerindeki koleksiyoncu ve kapıcı karakterlerinde etrafımdaki bir-iki insandan ve kendimden ipuçları bulduğum bir film.
pelin esmer'in 2002 tarihli "koleksiyoncu" adlı, bu filmde de başrolde olan amcası mithat esmer'i konu alan bir belgeseli de varmış. ben denk gelmedim maalesef. "11'e 10 kala" ise belgesel ile kurmaca arasında dolaşıyor; aynı, esmer'in bir önceki enfes filmi "oyun" gibi.

"11'e 10 kala" biriktirmek ve değiştirmek üzerine bir film; eminim pelin esmer'in böyle büyük iddiaları yoktur ama kanımca film tam da günümüzün türkiye'sini, türk insanının halet-i ruhiyesini anlatıyor; tüm çıplaklığıyla ancak, inceden inceye...


"ricky" françois ozon'un en yeni "tekinsizliği".
hakkında, afişin tamamını kaplayan bebek suratı dışında hiç bir şey bilmeyerek gittiğim film, sıkı bir sosyal gerçekçi sahneyle başladı, hitchcook vari müzik kullanımıyla -nereden çıktı şimdi bu dedirten, o aşamada anlamsız gelen, zamanla nedeni anlaşılan- gerilimsi sahnelerle devam etti, hayvansı erotizme göz kırptı, -seyirci olarak garip bir şekilde, en doğal şeymiş gibi kabullendiğiniz- öğelerle fantastikleşti ve neredeyse dini bir aydınlanmayla sonlandı.
neresi gerçek, neresi hayal, ozon nerede dalga geçiyor, nerede ciddileşiyor anlaşılmayan, bütün bunların garip bir bütünde biraraya geldiği, ve bütün bunlara rağmen çıkan ürünün kesinlikle lezzetli olduğu bir film "ricky".
sırf filmin içindeki bu güzergah bile "ricky"i sinemasal açıdan son dönemin en yaratıcı ozon'u yapmaya yeterli.
[bana öyle geliyor ki; lisa sırf annesi/babası tarafından vespa ile okula götürülsün, yolda otobüsü sollayıp otobüsten önce okulda olsun diye, o pazar yemeğinde küçük kardeşi ricky canhıraş ağlarken tavuğun kanadını yemek istedi.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder