30 Mayıs 2009 Cumartesi

"insanın en devrimci eylemi gerçeği söylemektir."

oyun öncesinde, genco erkal'ın son oyununa gideceğimi öğrenen bir dostum "genco erkal , yıldız kenter, müşfi kenter gibi usta oyuncuların bir müddet sonra sahnede kendilerine dönüştüğüne" dair bir laf etti. oyuna berbaber gittiğim arkadaşım ise "genco erkal'ın eslerinin bile, örneğin nazım oratoryosu'ndakinden farklı olmadığını" söyledi.
tam da bu nedenlerle genco erkal'ın oyununa gitmek istiyordum, ve arkadaşlarımın yorumlarından rahatsızlık duymadım.

genco erkal, annemin gençlik zamanından beridir sahnede olan, bir çok başarılı yapıma imza atmış, tiyatro bir yana bir sanatçı olarak hayattaki duruşuyla bu kadar zaman ilkeli ve istikrarlı kalmış ülkemizdeki ender insanlardan biri.

evet, marx'a dönüşmüş bir erkal'dan ziyade erkallaşmış bir marx seyrettik. bence mahsuru yok! hatta çok da keyif aldığımı söylemeliyim.
hele de; "marx'ın dönüşü", bambaşka bir tiyatro anlayışıyla sahneleniyor olsa da "vur / yağmala / yeniden" projesi ve bu hafta başında izlediğim "gagarin sokağı"nın içerik olarak birbirlerini tamamlıyor, birbirlerinin -değinmedikleri- boşluklarını dolduruyor olmaları açısından çok da isabetli bir tesadüf olmuş bu üç oyunu aynı haftaya denk getirmem.

genco erkal yaklaşık 1.5 saat boyunca bize marx'ı anlatıyor; hayatını, düşüncelerini, sıkıntılarını, karısı jenny ile olan ilişkisini. kaçınılmaz olarak, araya engels ve bakunin anektodları da giriyor.
100-150 yıl öncesinden bahsediyoruz, ama anlatılanların hiç biri tozlu, eskimiş, fosilleşmiş değil. tersine, tam da bugünü betimliyor, bugünü anlamamızı sağlıyor.

genco erkal, unutmayalım diye sahnelediği "sivas '93"ün ardından, hatırlayalım diye de "marx'ın dönüşü"nü oynuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder