11 Mayıs 2009 Pazartesi

her şeyin kaybettirilip yeniden tanımlandığı bir dünya

kaybedilen anılar, perspektif çizgilerinde yitirilen boyutlar, "ümitsizlik burnu" adlı adaya vurmuş idealler, inceltmesini yitirmiş harfler... ve herşeyden öte: gerçeğin yanılsamaya dönüşmesi.

"zigmund follies" ile bir kere daha philippe genty'nin olağanüstü dünyasında yolculuk yaptık; ancak bu sefer genty'nin metine dayanan ve oldukça komik tarafına tanık olduk.
her ne kadar sempatik oyuncu/kuklacımız oyundan önceki kısa konuşmasında "üstyazıyı boşverin, burada önemli olan genty'nin görsel dünyası" diye uyarsa da bizi, "zigmund follies" görsellik kadar sözlerden de kuvvet alan bir oyundu. ve tam da uyarıldığımız gibi, yazı okumaktan sahnede gerçekleşenleri kaçırdığım anlar da oldu. salonda oyundan en fazla keyif alanlar frankofonlardı.
dil handikapına rağmen genty'nin görsel dünyası o kadar güçlü ve çekiciydi ki, büyüsüne kapılıp hayran olmamak imkansızdı.

yanılsamanın başrolde olduğu oyunlarda işin arkasındaki sırrı öğrendiğinizde büyü bozulur, seyredilen eskisi kadar etkileyici gelmez ya insana; sözkonusu genty olunca bunun tam tersi gerçekleşiyor.
oyun sonunda, sahnede bütün o yanılsamaları yapanın sadece iki kişi olduğunu öğrenmek, ardından da sahne sökülürken mekanizmanın bütün iç organlarını, işleyişini, detaylarını görmek büyüyü bozmayı bırakın, büyüyü bir kaç kat daha arttırdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder