4 Nisan 2009 Cumartesi

münferit kaza: "sürmanşet"

oyun broşüründeki sunuş yazısından belli ki, istanbul halk tiyatrosu'nu kuranların tiyatroya dair ortaya koydukları hedefler gerçek ve samimi, yoksa durup dururken ve çoğu zaten şehir tiyatrolarından maaşlarını alırken neden ekonomik olarak da zor bir işin altına girmeye yeltensinler; belli ki "tiyatroya aşık"lar.
"yalansız, yalın, gerçekten tiyatro" sloganıyla yola çıkmışlar; ilk oyunları "can tarlası"nı izleyemedim, ikinci oyunları "sürmanşet"i yakın zamanda seyrettim.

sahne ışıklarına hazırlanırken gazetelerde bayağı reklamı yapılmıştı "sürmanşet"in; malum, oyuncularının hepsi tiyatrodan ziyade film ve tv dizileri ile tanındıklarından, oyunun magazin değeri yüksekti. zaten halk tiyatrosu'nun ilk oyununa nazaran "sürmanşet"e seyircinin ilgisini çekmek te kolay olmuştur.
hiç kuşkusuz, oyunda iki kadının öpüşüyor olması da ilgiyi arttırmıştır; hetero erkeklerin vazgeçilmez fantazisi ve eşcinselllerin kendilerini sahnede bulmaları anlamında, tam da broşürde dendiği gibi "ayrımsız, tüm halkını hedef kitlesi olarak belirleyen" bir tiyatro topluluğu için, biçilmiş bir kaftan olmuş "sürmanşet"!

konu edindiği entrikalar (polis-mafya-hükümet ilişkisi), sert cinsel içerik ve bol bol küfür bağlamında ingilizlerin "in-yer-face" akımına türk katkısı olarak bakılabilir oyuna. ancak, oynandığı salondan kaynaklanıyor olmalı, "gerçekler" pek de seyircinin yüzüne fırlatılamıyor; her şey yukarda, yüksek sahnede olup bitiyor, seyirciye de pek geçemiyor.

arif akkaya yönetmen olarak elinden geleni yapmış gibi duruyor. kullanmayı çok sevdiği hareketli görüntü fikri ilk defa hakkıyla yerini bulmuş ["bana bir picasso gerek"te dikkat dağıtıyor, "deri ceket"te yama gibi duruyordu]. farklı bir sürü mekanın sık sık değişmesi gereken oyunda projeksiyon görüntüleri sayesinde mekan atmosferlerinin hakkıyla yaratılmasının yanısıra oyuna dinamizm katılması da sağlanmış.
oyunculardan; ceyda düvenci ve beste bereket rollerinin hakkını veren, dramatik değişimleri ustaca yansıtan, "sürmanşet"in en başarılı oyuncuları. erkan can düşekalka idare ediyor. bütün entrikanın merkezindeki iki kilit karakter dolunay soysert ve tardu flordun ise maalesef başarılı olmaktan çok uzaklar; bırakın karakterlerini kanlı-canlı hale getirmeyi, repliklerinin en az yarısı -mikrofonlu olmasına rağmen- anlaşılmıyor bile, ağızlarının içinde konuşuyor gibiler.

"sürmanşet"in, "tüm halktan" ziyade "halkın televizyon ve magazinel haberlerle daha ilgili olan kısmına" hitap ettiğini kabul ederek, istanbul halk tiyatro'sunun bir sonraki projesini, rejisini mehmet ergen'in yaptığı "gagarin sokağı"nı, ümit ve merakla bekliyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder