15 Şubat 2009 Pazar

!f'ten manzaralar : tokyo³


bu sabah emek'te enfes bir film seyrettim: "tokyo!"

"episodolu" diye tabir edilen filmler genellikle çok iyi çıkmazlar. sinema endüstrisinin 60'lı yılların sonlarından itibaren başvurduğu bu türde genellikle üç ünlü yönetmenin aynı tema etrafında dolanan orta metraj filmleri biraraya getirilir.
bu tarzın denendiği ilk filmlerden olan edgar allan poe öykülerinden uyarlanan "olağanüstü öyküler"(histoires extraordinaires) adlı film, yönetmen koltuğunda federico fellini, louis malle ve roger vadim gibi dönemin avrupalı üç ağır topu oturmasına ve jane fonda, alain delon, terence stamp, brigitte bardot gibi star oyuncularına rağmen -veya, tam da onlar yüzünden- bence bir fiyaskodur.
bu türün en yakın örneklerinden biri olan "eros"ta (2004), wong kar-wai'nin -her zamanki gibi- döktürdüğü "the hand" episoduna karşılık şımarık-amerikalı steven soderbergh ve yönetmenlikten-emekli-olmayan-italyan-kurt michaelangelo antonioni'nin (filmi çektiğinde 92 yaşındaydı) bölümleri çok çok kötüdür.

"tokyo!", hiç olmadı biraz tokyo'yu seyrederim niyetiyle gitmeyi planladığım, çok da beklentim olmayan bir filmdi. episodlu filmlere karşı çekincelerim bir yana, kar soğuğunun hakim olduğu bir pazar sabahı sıcacık evimden çıkıp emek'in yolunu tutmak da zor gelmedi değil. ancak, şaşırtıcı şekilde bütün zorluklara/fedakarlıklara değdi!

tokyo kentinde geçmesine rağmen, didaktik veya anlatımcı/betimleyici olma tuzağına düşmeden, tokyo'nun atmosferini serbest bir şekilde anlatan biri fantastik, biri sarkastik, biri lirik üç güzel 40 dakikalık filmden oluşuyor "tokyo!".
yönetmenlerden ikisinin michel gondry ve leos carax olduğunu bilince hangisininkinin fantastik, hangisininkinin sarkastik olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. bong joon-ho ise; ismini aklımda tutamamış olsam da, bir kaç sene önce istanbul film festivali'nde seyrettiğim "cinayet günlüğü" adlı enfes filmiyle hafızamdan silinmeyen bir yönetmen. artık adını da unutmam!

michel gondry'nin "iç mimari" (interior design) filmi -başka bir kaynaktan bildiğim kadarıyla aylığı 4000 dolar'dan başlayan 50/60 m2'lik daireler diyarı- tokyo'daki sıkışıklık, sıkıştırma, yığışma ve istifleme üzerine mükemmel bir denemeydi. paketleme sanatı, kurokawa'nın tek modüllük kapsül konutları, yanlış yere park ettiğinden dolayı çekilen arabaların sahibi tarafından geri alınmaması halinde preslenmesi, aralarında bir insanın ancak yan yan sürünerek girebileceği "aralıklar" bulunan yapılar, minimumda yaşanan bu kalabalıkta "yararlı olma", yani "fuzuli olmama" kaygısı...
gerçekten mükemmeldi. tokyo'yu bizzat yaşantılamış değilim ama tokyo'ya dair duyduklarımdan ve okuduklarımdan gondry'nin anlattıklarına çok parallel bir resim var kafamda. ve o resmi bu kadar yaratıcı bir formatta karşımda bulmak çok keyif verdi bana.

leos carax'ın "bok"u (merde) üçlemenin kara mizahla yüklü kara koyunuydu. carax bu film ile, egzantrik derecede iğrenç ama bir o kadar da ilginç bir karakter hediye etti sinema dünyasına: fetiş oyuncusu denis lavant'ın canlandırdığı "merde". ["recep ivedik 2"yi görmedim ancak uğur vardan'ın radikal'deki yazısından bilgilendiğim kadarıyla tek sinemasal tarafı filmin başındaki recep ivedik'in sokakta karşılaştığı insanlara yaptığı eşşek şakaları yoluyla karakterinin tanıtıldığı tek plan çekilmiş sekansmış. bu sahnenin çok benzerini, tek uzun plan sekans olarak "bok"ta görmek şaşırtmadı değil beni! demek ki, aklın yolu bir!] kara mizah, eleştri, ne olursa olsun, japonların, kendileri hakkında bu kadar haksız şekilde kötü -ama müthiş eğlenceli- şeyler söyleyen bir filme para yatırmış olmalarını da takdir ettim doğrusu [millet olarak, 2010 kültür başkenti dolayısıyla istanbul için çekilmesi planlanan episodlu filmde "bok"takinin binde birine bile tahammül edemeyeceğimizi düşünüyorum]. carax "bok"un ikincisini new york'ta çekecekmiş; yakışır!

bong joon-ho'nun "tokyo sallanıyor"u (shaking tokyo) ise bir haiku kadar soyut, aşkın ve lirikti. ve aynı zamanda pastoral. aklıma kim-ki duk gelmedi değil, ancak onun filmlerinde olmayan bir görüntü estetiğine sahipti "tokyo sallanıyor". çok çok iyiydi.

"tokyo!" !f kapsamında son olarak 17 şubat'ta caddebostan afm'de gösterilecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder