30 Ocak 2009 Cuma

"pandora'nın kutusu" kapanmadan

"sonbahar"ı gördüğümden beri ayaklarım sinemaya geri geri gidiyordu; her yeni film "sonbahar"ın bende bıraktığı tadı bozacak, azaltacak, unutturacak diye korkarak... bu yüzden "süt"ü bile kaçırdım ama yine de tahmin ettiğim gibi vasat filmler seyretmekten kurtulamadım.
neyse ki, pek de uzun bir zaman geçmeden ruhumdaki "sonbahar" tadını tazeleyen yeni bir filme denk geldim: yeşim ustaoğlu'nun "pandora'nın kutusu".

"yitirilen idealler ve sinsice yerini alan konformizm; gerçeklikten kopmalar, ön yargılar, böylece her an çatırdamaya hazır iki yüzlü aile anlayışı, ve bunun yarattığı bunalımlar, kaçışlar, nihilizm, sınıfsal farklılıklar, iğreti ilişkiler, iletişimsizlik, suçluluk, korkular, yapayalnızlık, kısaca insana dair her şey pandora’nın kutusu’nda saklı."
- yeşim ustaoğlu

bir bilgi, bir tavsiye:
bilgi: filmin isim babası özcan alper'miş, "sonbahar"ın yönetmeni.
tavsiye: altyazı'nın ocak sayısında yeşim ustaoğlu'yla yapılmış bir söyleşi var, enfes!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder