22 Aralık 2008 Pazartesi

"sonbahar" bitmeden...

baştan uyarıyım: hüzünlü, kasvetli, zor ve ağır bir film! 10 yıldır kaldığı hapishaneden ölümü beklemek üzere köyüne dönen bir genci anlatıyor.

ancak;
eğer istanbul'un keşmekeşinde yorulmuş/kaybolmuş ruhlarınızı iki saatliğine de olsa dinlendirmek istiyorsanız bu filme gidin.
karadeniz'in çılgın dalgaları, hemşin'in nefes kesen yamaçları, yaylaların dinliğinliği, geleneksel bir köy evinin ahşap sıcaklığı ve o evde yaşayan hemşin'li yaşlı ana sizi kucaklıyıp başka bir aleme götürecek, inanın!

bir de;
yusuf'un evinin önüne üç-dört tahta çakılarak bir bank yapılmış, ondan ilerisi yamaç, aşağıya doğru akmakta; işte o bankta bütün bir güzü geçirebilirdim...

(film hakkında çok iyi bir eleştiri okumak isteyenlere uğur vardan'ın radikal'deki yazısını tavsiye ederim: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=913290&Date=19.12.2008&CategoryID=113)

1 yorum:

  1. sonbahar'a verdikleri en iyi film, en iyi erkek oyuncu performansı (onur saylak), en iyi senaryo (özcan alper) ve en iyi görüntü yönetimi (feza çaldıran) ödüllerinden dolayı sinema yazarları derneği'nin üyelerini canı gönülden kutluyorum!

    YanıtlaSil